Sevgili Hemşehrilerimiz ,Kaletepe buluşma noktasına hoşgeldiniz. Uzun bir aradan sonra tekrar sizinle buluştuk.

Sitemizin  tüm içeriğiyle  sizlere hizmet verebilmesi için uğraş vermekteyiz.. Sizlerden gelebilecek katkılarla sitemizin içeriği ayrıca zenginlik kazanacaktır. 

Zeki Öztürk&Hüseyin Öztürk

 

A. Tarihi ve Coğrafi Durumu    :  

            Kaletepe Köyünün tarihi hakkında kaynaklarda bir bilgiye rastlanmamaktadır. Ancak köyün üzerinde yer alan ve köylülerimizce kale olarak adlandırılan ve bu yüzden Kaletepe ismine kaynaklık eden kalıntıdan anlaşılacağı üzere köyün tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Bağlı olduğu ilçenin tarihi ile parelellik arzettiği düşünülürse, ilçenin yaşadığı tarihi süreci köyümüzün bulunduğu alanın da yaşamış olması yadsınamaz. Yerleşim süreci ilçeninki kadar ileri tarihlere uzanmasabile, geçirdiği tarihi evrimin onunla paralellik arzetmesi olasıdır. Bu görüşten hareket edersek bu yörede ilk çağlardan beri hayatın varlığı kabul edilebilir. Bu iddiayı ilçe yöresinde bulunan tarihi harabeler, yollar, han ve bunun gibi tarihi eserler belgelemektedir. Hatta İçanadolu Bölgesinin ilk yerleşik halkı Hitit'lerdir ve Hititler Boğazkale'yi  merkez yapmakla beraber bu bölgeyi askeri ön karakol olarak kullanmışlardır. Bu iddiayı l934-l935 yıllarında Çayıralan'da çıkan Hitit Kraliçesi mezarı eşyaları belgelemektedir. Ancak, Köyümüzdeki kale civar ında sur kalıntılarına ve kalenin yüzü olarak bildiğimiz yerlerdede zaman zaman eski mezar kalıntılarına rastlandığını köylülerimiz ifade etmektedir. Bu arada köyün Günyayla tarafında bulunan eski mezar kalıntıları da buradaki yerleşimin çok eskilere dayandığını göstermektedir . Arkologlarca kale mevkiinde kazı yapılması halinde köyümüzün tarihi hakkında en eski bilgilere ulaşılabileceği düşünülmektedir.

Hititlerden sonra bölgedeki tarihi süreç aşağıdaki şekilde devam etmiştir. M.Ö Perslerin Anadolu hakimiyetiyle beraber, bölgeye perslerin sahip olduğu bilinmektedir. Lidya ve Frigyalılarla M.Ö 552 yılında Kızılırmak üzerinde yapılan savaşta Persler yenilmiş,  Kızılırmak sınır kabul edildiğinden,  bölgeye hakimiyetleri sürekli olmamıştır.            

Roma İmparatorluğunun Bergama Krallığını ele geçirmesiyle, bu imparatorluk bölgeye hakim olmuş ve Doğu Anadolu'ya kadar yayılmışlardır. Bu devreye ait yollar üzerindeki dikili işaret direkleri(taşlar)'ne bölgenin  içinde sık rastlanmaktadır. Bölgede o zamanlardan kalma köy harabeleri mevcut olup; mezar taşları kitabelerinde de bu durum belirtilmektedir.

Persler'e karşı Makedonya Kralı İskender, Asya seferine çıktığında bölge Orta Kapadokya Devletinin elinde kalmıştır.

Köyümüzünde yer aldığı bu bölge, l243 Kösedağ Savaşından sonra  Selçuklular ve İlhan'lı devletine bağlı valilerce idare edilmeye başlamış, Sivas ve Kayseri bölgeye merkezlik yapmıştır. Bölge, daha sonra bölge valisi Eratna Bey' in idaresine geçmiştir.Eratna Bey, aslen Uygur Türklerindendir. Cengiz'in ordularında görev yaptığı görülür.Yöre halkının çoğunluğu Uygur Türkü asıllıdır. Eratna Bey'in ölümü ile kadısı olan Kadı Burhanettin idareyi ele geçirmiş ve bu dönemde bölge Kayseri'ye  bağlanmıştır. O günkü ismi Akdağ olarak görülmekte ve sözkonusu bu isim Uygur  Türklerince verilmiştir.

Oğuzların Gülhan kolu olan Dulkadiroğulları önce Maraş, Elbistan yöresine daha sonra köyümüzün de bulunduğu bölgeye gelerek yerleşmişlerdir. Bozok asıllı bu obalar ve Uygurlardan sonra yörenin Bozok ismini aldığı görülmektedir.

(X11-X1V YY ) Bozok'un  merkezi ikiye ayrılmıştır. Köyün arazisininde yer aldığı bölge Akdağ (Çayıralan) Bozok'un merkezi olmuştur.

Osmanlı Devletinin doğuya genişlemesi ve seferleri sırasında bölge zarar görmüş ve Yavuz Sultan Selim tarafından l520'de imparatorluğun içine alınmıştır. Daha sonra burada eyalet oluşturulmuştur. Bu devrede köyün şimdiki bağlı olduğu Çayıralan ilçesi bu eyaletin merkezi olmuştur. Bu durumu açıklayan vakıf belgeleri, camiiler, köprüler ve mezarlar vardır. Bu bölgenin Eyalet sistemi içinde bir ara Ankara eyaletine bağlı olduğu görülmektedir. 1876 yılından sonra Boğazlıyan ve Akdağmadeni ilçe olmuş,. Çayıralan Boğazlıyan'a bağlı kalmıştır. Köyümüzü şimdiki yerleşim alanınında bu dönemde kurulmuş olması ihtimali kuvvetli olup 1892-1936 yılları Boğazlıyan idaresi Uzunlu'da ikamet ettiği için köyümüzün de Uzunluya bağlı olduğu düşünülmektedir. <

Köyümüz l948'de idari tanzimle tekrar ilçe haline getirilmiş, Yozgat İl' ine bağlı Çayıralan ilçesine bağlanmıştır.

Yahyaoğlu Bekir Atlığ'a ait 1903 tarihli Askerlik cüzdanı ve aynı aileye ait Soyadı verildiğine dair 1935 yılına ait belge

 

Köyümüzün bilinen kısa tarihi ise, ulaştığımız resmi 1904 yılına ait nüfus sayımına göre köyde 46 hane bulunmaktadır. 46 hanede tespit edilen rakamlara göre toplam 285 ki şi yaşamaktadır. Bu dönemde yaşayanlardan doğum tarihi en eski olan ise 1814 yılına kadar uzanmaktadır. Bu durumda kesin olmamakla birlikte köyün 1700'lü yıllarda kurulduğu tahmin olunmaktadır. Sözel kaynak olarakta kabul edilen ve çok yakın bir zamanda kaybettiğimiz Hasan Hoca'ya göre(Hasan Öztürk); köyümüz ilk olarak bugünkü Çayıralan ilçesinin batısında ve bugün de yaşlılarımızın eski Kesiriç olarak belirttiği üzere bir yerde, (Çayıralan'da müftülük binasının olduğu yer de aynı isimle anılmaktadır.) bir iddiaya göre, Arapça kar'ı bol olan anlamına gelen Kesiri - selç adında kurulmuş, ancak zamanla şu anda bulunduğu yere taşınmıştır. Diğer bir iddiaya göre ise, şu anki yerleşim yerinin bir zamanlar yaylalık olarak kullanıldığı ve sularının soğuk olması nedeniyle, su içerken durarak iç anlamında kes ve iç adının verildiği şeklindedir. Önemli bir rivayete göre ise Kesiriç oğuz kolundan bir boy adı ve bugün Türkiye'nin başka yörelerindede de bu isimle tanınmaktadır. Zaten köyün altındaki balik (Beylik) ismi de bunu doğrular niteliktedir. Ancak ilk yerleşim yeri bugünkü köyün bulunduğu yerin güney kısmıdır. Zamanla eskilerin yukarı evler dedikleri şu anki konumdaki yerleri 1950'lilerden itibaren yerleşim alanı haline getirmişlerdir. Köyümüzün ismi zamanla Kesiriç adını almıştır. Cumhuriyet dönemiyle birlikte Kaletepe olarak ismi değişmiş ise de yaşlılarımız halen Kesiriç ismini kullanmaktadırlar. Köyün eski camisi bir vakıf eseri olup, vakfiyesi bulunmaktadır. Bu camiide görev yapan Durmuş Öztürk'e ait 1912 tarihli imamlık beratıda bulunmaktadır.

      Köyün eski camiisinin kadrolu ilk imamlarından Durmuş Öztürk'e ait Osmanlı dönemi imamlık beratı    
Köyümüze ilk gelen ailenin daşbaş olduğu bilinmektedir. Daşbaşların bugünkü köyde bulunan yakınları ise Acemlerden Atalay soyadını taşıyan ve köyde "çavuşgil" olarak tanınan ailedir.

Köyümüz, Akdağ'ların eteğinde denizden 1.600 metre yükseklikte kurulmuş olup; kışları soğuk,  yazları sıcak geçen kırsal bir iklime sahiptir. Dağlık ve ormanlık yörenin özelliği olarak soğuk ve tatlı suları bulunmakta ve yayla havası köy de hüküm sürmektedir.

Hakim bitki örtüsü step olup, dağlık alanları daha nemli ve daha yağışlı olması nedeniyle çam ve meşe türünden ağaçlarla kaplıdır Özellikle Çamseri (Çamlısaray- Camlısaray) denilen mevki yoğun olarak meşe ağaçlarıyla kaplıdır.   

          B ) Nüfus Durumu  :  

Nüfus kay ıtlarında, aynı soy ismi taşıyan aileler aynı hanede gösterildiğinden 48 hane olarak yer almakta, ancak son sayımdaki rakamlara göre ise 104 haneli köyde, son nüfus sayımına göre 342 kişi yaşamaktadır. Ancak köyün nüfusu yaz aylarında, özellikle gurbetçilerimizin izinlerini kullandıkları dönemde en yoğun sayıya ulaşmaktadır . Aslında göçler yaşanmamış olsaydı bugün köy aşağı yukarı 450 hanelik bir köy olacak ve yaklaşık 2.000 nüfuslu bir yerleşim alanı olabilecekti.

            C)   Mali Durumu   :

Köyümüz, orman köyü olması nedeniyle, oldukça az tarıma elverişli bir araziye sahiptir. Bu nedenle iş bulmak amacıyla köylülerimiz yurt içinde ve yurt dışında çalışmak üzere  göç etmişlerdir. Bundan dolayı köyde belirgin bir mali ve kültürel ilerleme kaydedilmemiştir .Yurt dışında çalışan işçilerimiz para kaynaklarını genel olarak konut yapımı ve arazi alanlarında kullandıklarından, bir iş sahası kurulması da bugüne kadar mümkün olmamıştır. Köyümüz halkı genel anlamda kanunlara saygılı, emirlere uyar bir yapıya sahiptir. Çok az adli olay meydana gelmiştir.

            D) Eğitim ve Kültür Durumu  :

Köyde 1959 tarihinden beri ilkokul bulunmaktadır. Zaman zaman öğrenci yetersizliği nedeniyle taşıma eğitimde yapılmaktadır. Köydeki okuldan mezun olduktan sonra ilçe okullarında veya başka yöredeki okullarda eğitimini sürdüren ve yüksek öğrenim görenlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bugün itibariyle akademik ünvanlı ve bürokrat olarak görev yapan çeşitli mesleklerde görev yapan köylülerimiz bulunmakatadır .

      

                      E- Ekonomik Durumu      :

Köyün gelir kaynağı genellikle tarım ve işci dövizlerine dayanmaktadır. Dağlık ve ormanlık olan köyümüzde hayvancılık ve besicilik imkanları olmasına karşın bunun yaygın olduğu söylenemez.

İşçilerimiz ise genellikle yatırımlarını köydeki konutları dışında, imkanlar ölçüsünde büyük yerleşim yerlerinde yapmaktadır.

             G- Ulaşım ve Altyapı Durumu

Köyün komşu köylerin bazılarına asfalt, bazılarına şose yol ile, ilçelere ise bağlantısı asfalt yollarla sağlanmaktadır . Köyümüzde telefon haberleşmesi, içme suyu şebekesi ve bir adet değirmen ile iki adet kahvehane ve bir bakkal bulunmaktadır. Kanalizasyon tesisi için çalışmalar sürdürülmektedir.